Ramazanda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ramazanda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Ramazan ayında su ve ayran kürü

Ramazan ayında su ve ayran kürü

Bu yıl Ramazan ayının yaz ayına denk gelmesi, havanın sıcak olması ve sahur-iftar arasındaki sürenin oldukça uzun olması bu ayı sağlıklı bir şekilde geçirmek için yapılan önerilerin diğer yıllara göre biraz daha farklı olmasına yol açıyor.
Peki bu yıl, diğer yıllardan farklı olarak ne yapmak gerekiyor?
International Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilem İrkin, yaz aylarında sıcaklardan dolayı sıvı kaybının arttığını, bu durumun su ihtiyacını artırdığını, sahur ve iftar arasındaki uzun sürenin de göz önünde bulundurulduğunda en çok dikkat edilmesi gereken noktaların başında sıvı alımının geldiğini söyledi.
Uzun ramazan günlerinde vücudun sıvı dengesini sağlayabilmek için ne yapmalk gerekiyor?
- Sahur ve iftar süreçlerinde mümkün olduğunca su içmeye özen göstermek,
- Elektrolit dengesini sağlamak için daha çok ayran (hazır ayranlar içinde tuz bulunması nedeniyle yüksek tansiyon hastaları tüketmemeli) ve taze sıkılmış meyve suları içmek,
- Daha çok sebze ve meyve tüketmek,
- Mideyi terk etme hızı yüksek olduğundan soğuk tüketimlerden kaçınmak,
- İftarda ağır, yağlı, kızartma gibi gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmak,
- İftara çorbayla başlamak,
- İftar öğününde mutlaka sebze yemeğine yer vermek ve mümkün olduğunca iyi çiğneyerek yavaş tüketmeye özen göstermek gerekiyor.

Susuzluğa karşı karpuz yiyin
Ramazan aylarında öğün tüketim sıklığındaki azalmayla birlikte görülen kabızlık şikayetini önlemek amacıyla ise iftardan bir-iki saat sonra yaz ayında olmanın avantajını da kullanarak meyve tüketimine özen gösterilmelidir. Özellikle yaz meyvesi olan karpuz bol su içeriği ile iyi bir seçimdir. Sıcaklar da göz önünde bulundurarak ağır egzersizlerden kaçınmak gerekir. İftardan iki saat sonra hafif yürüyüşlerle destekleyerek daha rahat bir sindirim ve daha rahat bir uyku uyumayı sağlanabilir. Özellikle yüksek tansiyon, diyabet, böbrek hastaları gibi ve düzenli ilaç kullanması gereken kişiler oruç tutmaktan kaçınmalıdır.
Sahura kalkmadan oruç tutmaya çalışmamalı, mutlaka kahvaltı niteliğinde meyve, sebze, yeşillik ve bol suyla desteklenmiş bir sahur öğünü yapılmalıdır. Sahur yapmadan oruç tutmak iftar ve sahur arasındaki açlık ve susuzluk göz önünde bulundurulursa ciddi kan şekeri düşüklükleri, tansiyon düşmelerine bağlı baş ağrısı, uyku hali, baş dönmesi, tahammülsüzlük gibi sıkıntılara neden olabilmektedir.
• Mutlaka sahura kalkılmalı,
• Bol sıvı alımına dikkat edilmeli,
• Sebze ve meyve tüketimine öncelik verilmeli,
• Et grubunda tercih sırasında tavuk, hindi, balık, dana eti olacak şekilde yapılmalı,
• Yemekler iyi çiğneyip, yavaş tüketmeli,
• Ağır, kızartma, yağlı, hamur işleri şeklindeki besinlerden uzak durmalıdır.

21 Ağustos 2009 Cuma

Ramazanda Kimler Oruç tutmayabilir ? Ramazan Ayında Oruç tutmamak

Ramazanda Kimler Oruç tutmayabilir ? Ramazan Ayında Oruç tutmamak



Kimlerdir Ramazan ayında herkes oruçlu iken oruçlarını sonra tutma iznine sahip olanlar? Bu izin sahiplerini kısaca şöyle sıralamak mümkündür:

1- En başta oruç tutacak güce erişmemiş çocuklar: Bunlar ergenlik yaşına ulaşmadıkça oruç tutmakla yükümlü olmazlar. Tutarlarsa sevabı, onları alıştıranlara da şamil olur. Ergenlik yaşının son sınırı on beş yaş denmişse de, esas yükümlülük, kızlarda özel hal, erkek çocuklarda da ihtilam olma halinin başlamasıyla kesinleşir.
2- Yaşlanmış, kötürüm halindeki ihtiyarlar: Oruç tutacak kuvvete sahip olmayan bu yaşlıların halsizlikleri oruç tutmaları halinde daha da artacak, zor durumda kalacaklarsa tutmazlar. Bunların maddi imkanı müsait olanları, tutamadıkları her oruç başına yoksula birer (fitre miktarı) fidye verirler. Oruçlarını böyle tutmuş sayılırlar. Bunu veremeyecek durumda olanlardan ise Rabb'imiz onu da istemez, bağışlar, borçlu da kalmazlar..
3- Yaşlı değil, fakat hasta olanlar: Oruç tutacak olurlarsa hastalıkları fazlalaşacak, sıhhatleri daha da bozulacak.. Bunlar da sıhhatine kavuşunca tutmaya niyet ederek beklerler..
4- Hamile hanımlar: Taşıdıkları bebeklerine bir zarar geleceğini düşünüyorlarsa doğumdan sonraki müsait devrede tutmayı niyet ederek oruçlarını tehir ederler.
5- Doğum yapmış, çocuk emzirmekte olan anneler: Oruçlu iken sütün azalacağını, emen çocuğun, ya da annenin zarar göreceğini düşünüyorlarsa oruçlarını tehir eder, sonra tutarlar.
6- Her ay belli günlerdeki özel halleri başlamış bulunanlar: Bunlar da oruçlarını bu halleri başlayınca bırakırlar; bitince başlarlar. Bu özürlerini başlatmamak için önceden ilaç almaya mecbur değiller. Çünkü oruç tutamadıkları günlerinde de Rabb'imizin emrine itaat ettikleri için oruçlarını tehir etmekteler. Yani isyan yok yine emre itaat var.
7- Seferde olanlar: Oruç günlerinde doksan kilometreden az olmayan yolculuğa çıkmış bulunanlar tutarlarsa sevaplısını tercih etmiş olurlar, yolculuk sebebiyle tutmazlarsa izinden istifade etmiş olurlar, vebale girmiş olmazlar. Çünkü Rabb'imiz kulları için zorluk değil kolaylık murad etmekte, güçlerinin yeteceğini emretmiş bulunmaktadır.
Demek ki, mazereti olanların oruç tutamayışlarında bir vebal söz konusu olmamaktadır. Ancak özürlü olmadıkları halde kulluk görevlerini yerine getirmeyenlerin sorumluluklarının da ağır olacağına işaret olunmakta, mazeretsiz alenen oruç yiyene, 'aleni günahkar' adı verilmekte, aflarının da kolay olmayacağına dikkat çekilerek, baştan iyi düşünmeleri ikazına muhatap olmaktalar..